MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI
Mezopotamya, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden Basra Körfezine kadar uzanan Fırat Nehri ve Dicle Nehri arasında kalan bölgenin ilk çağdaki adıdır.
Bu bölge;
· Göç yollarının üzerinde olması
· Topraklarının verimli olması
· İkliminin elverişli olması
· Irmaklarından sulamada yararlanılması
gibi nedenlerle tarihsel dönemlerin başından itibaren birçok uygarlıklara sahne olmuştur.
gibi nedenlerle tarihsel dönemlerin başından itibaren birçok uygarlıklara sahne olmuştur.
Özellikleri;
· Düzlük bir bölge olmasından dolayı kolaylıkla istilalara uğramıştır.
· Bölge taş bakımından fakir olduğundan günümüze az sayıda eser vermiştir. Ama yazı geliştiği için edebi eserlerde gelişmişti. Bunların başında destanlar vardı. En tanınmış eserleri “Gılgamış Destanı, Tufan Hikayesi ve Yaradılış Manzumesi”dir.
· Mezopotamyalı tüccarlar “Kral Yolu” denilen yolu genişletmişlerdi.
· Halk; hürler, korunanlar ve köleler olarak üçe ayrılırdı.
Hürler: Bütün haklara sahip kimselerden oluşuyordu. Bunlar rahipler, asiller, memurlar, askerler ve tüccarlardı.
Korunanlar: Hür olan insanların haklarının ancak bir kısmına sahip insanlardı.,
Köleler: Hiçbir hakkı olmayan insanlardı ve bu kişiler eşya gibi alınır satılırdı.
Hürler: Bütün haklara sahip kimselerden oluşuyordu. Bunlar rahipler, asiller, memurlar, askerler ve tüccarlardı.
Korunanlar: Hür olan insanların haklarının ancak bir kısmına sahip insanlardı.,
Köleler: Hiçbir hakkı olmayan insanlardı ve bu kişiler eşya gibi alınır satılırdı.
· Mezopotamyalılar tanrıları için ziggurat denilen çok katlı tapınaklar yapmışlardır.
· Mezopotamya’da ekonominin temelini tarım teşkil ediyordu. Ayrıca hayvancılık ve balıkçılıkta gelişmişti. Tarımda toprak tanrının malı sayılıyordu ve ürünün büyük bir kısmı mabetlere veriliyordu.
· Ayrıca ekonominin gelişmesinde ticaret de büyük rol oynamıştır. Suriye ve Anadolu’dan kereste ve maden, Hindistan’dan ise fildişi getiriliyordu.
· Bütün ticari faaliyetler takas esasına dayanıyordu. Daha sonra para olarak gümüş külçeler kullanılmıştır. Ölçü birimleri de sistemleştirilmiştir.
ASURLULAR (M.Ö. 2000-612) ;
· Asurlular tarihte ilk defa bir süvari sınıfı kurdular.
· Asur ordusu iyi örgütlenememişti.
· Mızraklı askerler ve okçular, örme zırhlar giyerlerdi. Savaş arabaları ile çok çabuk yer değiştirdikleri için kuşatma sistemleri çok iyi gelişmişti.
· En parlak dönemi Sargon Sülalesi zamanı idi.
· Asurlular Sargon zamanında Anadolu’da koloniler kurdular. Kültepe bu kolonilerden birisidir.
· II. Sargon Ninova’da büyük bir saray yaptırdı ve önemli bir kitaplık kurdurdu.
· Med ve Babillilerin ortak saldırısı sonucu yıkıldılar.
· Asurlular çok tanrılı dine inandılar. En büyük tanrıları Asur’dur.
·Asur yasaları Sümer yasaları kadar insancıl değildir.(Kısasa kısas şeklindedir.)
· Çivi yazısını Anadolu’ya Asurlular getirdi.
Asur sanatı, Asurluların siyasi münasebette bulundukları komşu ülkelerin sanatlarının etkisi altında kalmakla beraber, kendine özgü, milli bir karakter taşır. Asur sanatına özel karakterini veren doğruluk, gerçeğe uygunluk kaygısı, nispetlerde ve çaptaki ululuktur. Asur sanatının Eski Doğu’nun sanat anlayışından ayrıldığı önemli bir nokta da, dini olmaktan kurtulmasıdır. Asurlular tanrı heykelleri yanında kral heykelleri, tapınaklar yanında saraylar kurmakla kalmamışlar, aynı zamanda askerlerin bir nehirden geçmesi, bir şehrin zaptı, zafer anıtlarının dikilmesi gibi kendileri için daimi bir harp haliyle ifade edilebilen günlük hayatın çeşitli olaylarını da tasvir etmişlerdir.
Asur mimarlığının en belli karakteri din dışı olmasıdır. Bundan dolayıdır ki tapınaklar hep ikişer tanrıya ayrılmış, büyük kral saraylarına ek olarak yapılmıştır. Asur yapılarında sütun İlk defa (M. Ö. 1100) tarihlerinde kullanılmaya başlanmıştır. Saraylar bir nevi büyük evler topluluğuydu. Heykelcilik Mısır’da olduğu kadar gelişmemiş, halk arasına girmemişti. Yalnız krallar, tapınakları ve sarayları süslemek için tanrıların ve kendilerinin heykellerini yaptırırlardı.
Asur sanatının sözü edilmeye değer en önemli buluntuları mühürler ve çivi yazılı belgelerdir. Bu dönem sanatına ilişkin çeşitli kapkacak, küçük heykelcikler, alçak kabartmalar, sfenksler, silahlar, yazılı belgeler Asurlular’a mahsus özellikler taşır
(Asurlulara ait çivi yazısı)
kilden yapılmış silindir bir mühür, Mühürün üstünde Griffon'un önünde çömelmiş yay tutan bir adam, sembolü bulunuyor.
Bugün ele geçen eserler Asurlular'ın sanatın birçok kolunda çok ileri gitmiş olduklarını gösterir.
Teşekkür ederim
YanıtlaSil